Patron Çıldırdı: The Soft Moon ve Bulaşıcı Delilik

The Soft Moon

Müziğini dinlerken heyecanlandığım isimleri, kariyerlerinin önemli noktalarında izlemeyi çok seviyorum. Luis Vasquez‘in The Soft Moon projesini 2013’te, Zeros albümünün ertesinde Babylon‘da ağırlamıştık. Teknik aksaklıklarla biraz gölgelense de tahmin ettiğim gibi sarsıcı bir performanstı (Konser yazısı burada). Aradan 2 yıl ve 1 albüm geçtikten sonra, yeni sezona ısınma turları kapsamında 10 Eylül akşamı Salon‘da sahnedeydi grup. İyi bir konser olacağını biliyordum ama itiraf edeyim, bu kadarını düşünmemiştim.

The Soft Moon

The Soft Moon

The Soft Moon

Geceyi bu yıl 2. albümü Narin Yalnızlık‘ı yayımlayan Bursalı post-punk grubu She Past Away açtı. Albümlerini bol bol dinlesem de onları ilk defa canlı izledim. Kadro değişikliği performanslarına nasıl etki etti bilmiyorum ama Türkiye’den çok Avrupa’da konser veren grubu iyi bir sahnede yakaladığıma sevindim. Dark wave’den gotik rock’a uzanan esin kaynakları, Türkçe şarkı sözleriyle nefis bir şekilde seyirciye aktı.

The Soft Moon bu defa ışık oyunlarına girmedi. Son albümü Deeper‘dan Black‘le açtı konseri ve şarkıları son derece ciddiyetle, takır takır üstümüze fırlatmaya başladı. Vasquez’in türlü şekillere sokulmuş vokali, insana taşikardi geçirten perküsyon performansı, Salon’u dolduran karanlık gürültü içimize işledi.

The Soft Moon

The Soft Moon

The Soft Moon

İyi bir konseri harika bir konsere dönüştürebilecek şeylerin başında seyirci geliyor. The Soft Moon’un her şarkısıyla kendinden geçen, ter içinde birbirine çarparak bedenindeki kötü ruhlardan kurtulmaya çalışıyormuş gibi şiddetle sarsılan kalabalığın adrenalini, bir süre sonra sahneye sıçradı. Davula daha sert vuruluyor, sahne üzerindeki hareketler büyüyordu artık. Bağlantı kurulmuş, delilik aktarılmıştı.

The Soft Moon

The Soft Moon

The Soft Moon

Karşılıklı doz artırımı ve Vasquez’in de cesaretlendirmesi sonucunda seyirci sahneyi işgal etti. Bas gitariste sarılanlar mı istersiniz, Vasquez’in klavyesini ele geçirenler mi, mikrofona bağıranlar mı? Konser, beklenmedik bir yöne akmış ve herkes birbirinin teriyle ıslanmıştı. Sahnenin boşalması 5-6 dakika aldı. Bu yükseklikten iniş yumuşak olamazdı. The Soft Moon’un son şarkıları müthiş perküsyon sololarıyla süslendi. Grup üyeleri kendilerini tüketircesine hız ve ritme teslim oldu. Sahneyi terk ettiklerinde elimizde ıslak tişörtlerimiz ve ruhumuzdaki çınlama kalmıştı.

Salon, sezonu Mudhoney ve Shellac‘ın muazzam performanslarıyla kapatmıştı. Onlarla yarışacak bir konserle açtı. Günlerdir ilk defa bu kadar mutlu ve hafiflemiş hissettim.

(Fotoğraflar bana ait.)

No Comments

Leave a Reply