The Soft Moon // 19.09.13 / Babylon
Müzisyen Luis Vasquez‘in solo projesi olarak 2009’da doğan, bas gitar ve davul eklemesiyle grup formunu alan The Soft Moon, tek kelimeyle özetlemek gerekirse karanlık bir müzik yapıyor. Krautrock, post-punk, noise etkileri taşıyan şarkılarda taşikardi ritimler, paslı gitarlar, synth feryatları ve hırıltılar var. Grup ardındaki 2 LP ve 1 EP’nin rüzgarıyla Babylon’a kadar geldi.
The Soft Moon konserlerinin görsel yanı da, işitsel yanı kadar güçlü. 19 Eylül akşamı seyircileri mekanda bolca sis karşıladı. Sarı, loş ışıklar ve sis içinde göz gözü görmez halde grubun sahneye çıkmasını bekledik. 2012 tarihli albüm Zeros‘tan Die Life‘la konsere başladıklarında strobe ışıkları da girdi işin içine ve sisin önemi ortaya çıktı. Işıklar müziğin ritmiyle çaktıkça sahnedeki müzisyenler elektriğe kapılmış, titreşen figürlere dönüştü. Bu strobe hadisesi her ne kadar güzel görüntüler sunsa da gözlerimi çok yoruyor ve bir süre sonra da ağrıtıyor. Dolayısıyla görselliği strobe ışıklarına yaslanan konserler benim için hep biraz sıkıntı.
İlk şarkının sonunda davulcunun efektler ve kayıtlı bazı sesler için kullandığı iPad’de bir arıza oldu. Sorun sahnede giderilemeyince grup yeniden kulise dönmek zorunda kaldı. Çoğu kişi sisler içinde beklemektense dışarı çıkmayı tercih etti. Neyse ki yaklaşık yarım saat sonra sorunu çözmüş olarak yeniden sahneye çıktı The Soft Moon. Neredeyse bir iPad arızası yüzünden güme gidiyordu konser.
Tüm albümlerden parçaların çalındığı konserde Luis Vasquez seyirciyle pek konuşmadı. Zaten müziğin yarattığı atmosfer de öyle sohbetle kesintiye uğramaya uygun değildi. Yırtıcı sesler ve flaşlar bütünü herkesi kendi bedeni içine hapsedip The Soft Moon’un açtığı yolda yalnız yürümeye yönlendirdi. 1 saat kadar süren performans dışarıdan bakınca kısa gibi gelebilir ama orada olup bütün duyularıyla müziği hissedenler için doyurucu olduğunu düşünüyorum. Daha fazlasını kaldıramayabilirdik. Tepede dolunay, sahnede The Soft Moon tarafından dozunda hırpalandık.
No Comments