Bulgaristanlı görüntü yönetmeni Emil Christov’un yönetmenliğe geçiş filmi The Color of The Chameleon (Bukalemunun Rengi), Vladislav Todorov’un 2010 tarihli politik romanı Zincograph’tan uyarlanmış. Film uluslararası festivallerde gösterilen az sayıda Bulgaristan yapımından biri olmanın yanında, 2012 FIPRESCI ödülüne de aday gösterilmiş.
Çocukluğundan beri mastürbasyona bağımlılık derecesinde düşkün olan Batko, yalan söylemek ve insanları manipüle etmek konusunda üstün bir yeteneğe sahiptir. Bulgar gizli polisi tarafından keşfedilip ajan olarak işe alınan Batko, kod adıyla Marzipan, teşkilat için marjinal öğrenci gruplarına sızmaya başlar. Bir talihsizlik sonucu teşkilattan kovulduğunda işi bırakmak yerine polisin gizlilik silahını ona karşı kullanarak kendi muhbirler ağını kurar. Yıllarca yalanlarla besleyip birbirlerini ihbar ettirdiği insanlar komünizm sonrası Bulgaristan’da önemli makamlara sahip olurken, Batko için eğlence zamanı gelmiştir. Muhalefet liderinden bakanlara kadar uzanan kurbanlarına şantaj yaparak medyanın, polis teşkilatının ve hükümetin başını döndürmekteki motivasyonu sadece para değil, aynı zamanda aldığı zihinsel hazdır.
Bazı filmler anlatıldığında kulağa iyi gelir ama izledikten sonra üzerinde bir karara varmakta zorlanırsınız. Bukalemunun Rengi benim için böyle bir film. Karakterlerle ilgili pek az şey biliyoruz, rahatlıkla cinayet işleyebilen ya da yıllarını insanları kandırmaya adayabilen karakterlerin iç dünyasına dair ipucumuz yok. Olay örgüsü zaman zaman gevşiyor, neyin nasıl olduğunu anlayamadığım oluyor. “Ol dedim, oldu” yaklaşımıyla eleştirmenleri ikiye bölen film gerek mekan seçimi ve sanat yönetimi, gerek dikkat çekici kadrajlarıyla sürreal bir his içinde ilerliyor. Kimi filmi “felaket” olarak anarken kimi Christov’un yarattığı kara mizah dolu dünyanın çekiciliğine karşı koyamadığını söylüyor. Günler sonra ben de sanırım ikinci gruba daha yakın duruyorum. Sinemadan çıktığımda içimde ne kadar bir şeylerin eksik olduğu duygusu olsa da, Batko’yu canlandıran Ruscen Vidinliev’in karizması, uzun süre hatırlayacağım iyi düşünülmüş kadrajlar, yarattığı atmosfer ve saçma sapan komikliği The Color of the Chameleon’u harcamama engel oluyor.
No Comments