Neredeyse çocukluğumdan beri vaktinin önemli bölümünü internette geçiren biri oldum. Kimilerinin hala şüpheyle yaklaştığı, internet üzerinden dostluk kurma hadisesi bana hiçbir zaman tuhaf gelmedi. İlk zamanlarda IRC (Superonline #punk kanalını hatırlayan kaldı mı acaba?), sonrasında Ekşi Sözlük ve ilk müzik blogum Süveter, şimdiyse Twitter vasıtasıyla tanıştığım insanlarla ortak noktamız hep müzik oldu. Birbirimizin yazılarını okur, tavsiyelerini dinler, konserlerde karşılaşır olduk. Bir süre önce, Avea Müzik Bloggerları Fikir Takımı projesi için Blogger’s Base‘de bir araya geldik. Ortak noktası müzik üzerine yazmak olan bu ekip içinde Türkçe pop yazan da var, popülerlikten olabildiğince uzak duran da. Sadece blogda yazanlar da var, mesleği gazetecilik olanlar da. Benim için bu gruba dahil olmanın en güzel yanı, müziği her yönüyle konuşabileceğim insanlarla bir arada olmak.
Müziği konuşmak, her ay Blogger’s Base’de gerçekleştirdiğimiz “Tea & Talk” buluşmalarının amacı. İlk buluşmada Murat Meriç, Naim Dilmener ve Zülal Kalkandelen‘le, Tolga Akyıldız moderatörlüğünde, “Müziği Yazmak” konuşuldu. Geçen hafta Aylin Aslım, Erdem Yener ve Bora Yeter‘in katılımıyla gerçekleşen buluşmanın konusuysa “Müzisyen ve Sosyal Medya”ydı.
Twitter’ı oldukça aktif bir şekilde kullanan Aylin Aslım, aslında internet ve sosyal medyayla ilişkisinin çok yeni olduğunu söylüyor. Facebook ve fan sayfalarına (kontrolden çıkmaları kolay olduğu için) mesafeli duruyor ve daha samimi bulduğu Twitter’ı tercih ediyor. Bu noktada sosyal medya ajansı MedyaSOS’un kurucularından Bora Yeter, Facebook sayfalarının profesyonel ajanslar tarafından yönetilmesinin, Twitter hesaplarınınsa kişilerin kendisi tarafından kullanılmasının daha etkili olduğunu belirtiyor. Hem Aylin Aslım, hem Erdem Yener Twitter’ı sadece yazmak için değil, başkalarını okumak için de kullanıyor. Kendisinden farklı düşünen, farklı yaşayan insanları takip etmeye özen gösterdiğini söyleyen Aylin Aslım, sosyal medyayı farklı noktalardaki insanları belli konularda uzlaştırabilecek bir platform olarak görüyor. Bir müzisyen olarak üzerinde, çok güçlü bir mecra olan sosyal medyada gündemde kalmak zorunda olma baskısı hissetmediğini söylüyor ve takipçi sayısının fazlalığını da samimiyetine bağlıyor.
Sohbet sırasında konu bağımsız müzisyenlerin dijital müzik platformlarında yer almasının ne derece mümkün olduğuna geliyor ki bu konuyu muhtemelen önümüzdeki aylarda konuşacağız. Albüm satışlarından müzisyenlere kalan gelir konusunda da herkes dertli.
Sosyal medyanın karanlık yönü olan kimlik hırsızlığı konusunda hala sağlıklı işleyen bir yasal süreç yokken, buna karşın “çocukları koruma” bahanesiyle internet, devletin bizim için zararlı olduğunu düşündüğü içerikten arındırılmaya çalışılırken sosyal medya ve internet üzerine saatlerce konuştuk. Gayet keyifli ve verimli geçen Tea & Talk buluşmaları ilerledikçe, toplantılardan notları paylaşmaya devam edeceğim.
No Comments