Hayatta her şeyin bir ağırlığı var. Bavul hazırlamanın, yola çıkmanın, yolda olmanın, radyodaki sesini ilk defa yolda duymanın ruhta bir ağırlığı var. Deniz tuzunun gözde, midyenin dilde, kumun tırnakların içinde ağırlığı var. “Çıkıp dans mans edelim” isteyen arkadaşlara sırtını dönüp Alaçatı rüzgarında denizi dinlemenin kulakta, gece yarısı olmadan sızıp kalmanın yatakta ağırlığı var.
Hayatta çok şey mümkün. Biri yakın biri uzak iki ayrı perdeden iki ayrı horozun kanonuyla uyandığın sabahlarda, şehirdeki önemsiz pencerene doğru bağıran kargayı düşünmek mümkün. Zamanı ve uzamı ve kulak zarlarını kaplayan incecik tozdan bezip standart ev tozunu seçmek mümkün. Kocaman Ege’yi, gün batımının turuncu duvarını tırmalayan mendireğin berisindeki bir parça Marmara’ya kurban etmek gayet mümkün.
Ne yöne atarsan at İstanbul’a dönen sadık bir bumerangım ben.
No Comments