Shearwater Reloaded [feat. Mayıs]

Dört yıl önce, Paris’in önemli konser mekanlarından Bataclan’da A Silver Mt. Zion öncesinde izledim Shearwater’ı. İlk duyuşta aşk desek yeridir. Birden çalkalanan durgun, sakin sular gibi şarkılar insanın ruhunu başka coğrafyalara taşıyordu. Kaygılar, tasalar uzaklaşıyor, zihin berraklaşıyor, Jonathan Meiburg’un teatral sesi kristalleşerek bu yeni coğrafyaların üzerini çiy gibi kaplıyordu.

Aradan iki albüm geçti. 2006′da Palo Santo’yla başlayan Island Arc üçlemesi The Golden Archipelago’yla sona erdi. Grup, Şubat ayında çıkan Animal Joy albümüyle rotasını uzak kıyılardan yakına, çok yakına, içimizdeki hayvana çevirdi. Kariyerinde yeni bir dönemece giren Shearwater, İstanbul’daki ilk konserini 19 Nisan gecesi Babylon’da verdi.

Shearwater’dan önce sahne alan Kanadalı ozan-şarkıcı Julie Doiron’un dürüst şarkı sözlerinden ve ham gitarından yara almadan kurtulmak olanaksızdı. Kalbimin bir kısmını Doiron’a emanet ettiğim konserin ilerleyen dakikalarında kulaklarımı ve ruhumu da sahnede her zamankinden daha güçlü ve yüksek sesli olan Shearwater’a hediye edecektim.

Animal Joy’un tamamına yakınının çalındığı, Rook, Palo Santo ve The Golden Archipelago’nun da ziyaret edildiği konser, REM’in These Days’iyle sona erdi. Insolence, Breaking The Yearlings, Rook, White Waves gibi doruk noktalarına sahip, akıcı bir performans sunan müzisyenlerin arasındaki kimyanın ne kadar iyi olduğu gözle görülüyor. Birlikte ilk turneleri olmasına rağmen son derece uyumlular ve en önemlisi çok eğleniyorlar. Davulcu Thor Harris ve kontrbasçı Kim Burke turneye çıkmak istemeyince Meiburg, aynı zamanda albümün prodüktörü olan Danny Reisch, Mitch Billeaud, Lucas Oswald ve Christiaan Mader ile yola devam ediyor. Harris ve Burke’ün hala Shearwater ve Animal Joy’un bir parçası olduğunun altını çizerken, daha “rock” bir yapıya sahip olan bu yeni kadroyla çalmanın harika olduğunu belirtiyor. 19 Nisan gecesi Babylon’da olan hiç kimsenin buna itirazı olduğunu sanmıyorum.

No Comments

Leave a Reply