Dünyanın bazı coğrafyaları, içinde yaşayan insanları mütevazı ve yumuşak kılıyor. Onları fiziksel olarak yalıtıp, kendi düşünceleri içinde pişmeye bırakıyor. İzlanda, sakinlerine en çok ilham veren coğrafyalardan biri olsa gerek. Ufacık bir ülkeden bu kadar harika müzisyenin çıkmasında suların ve taşların da parmağı vardır elbet.
Reykjavíkli ikizler Jófríður ve Ásthildur 14 yaşından beri birlikte müzik yapıyor ama bireysel olarak müzikle ilgilenmeye çok daha küçük yaşta başlamışlar. Adını “İki başlı adam” olarak bilinen Meksikalı Pasqual Pinon‘dan alan grubun temeli, kızlar 11 yaşındayken ailelerinin hediye ettiği gitar ve klavyeyle atılmış. Çocukluğundan beri şiir yazan Jófríður, şiirlerinin artık şarkı sözü halini aldığını söylüyor. Gitar ve klarnet çalıyor. Ásthildur ise piyano, düzenlemeler ve geri vokali üstleniyor. Aynı şarkıları dinleyip farklı şeyler anladıklarını söyleyen ikizlerin müziğine karakterini gitar, piyano ve birbirinin içinde eriyen sesleri veriyor. Ev yapımı kayıtların çıtırtısını da unutmamak gerek.
Pascal Pinon’un şarkılarında karlı dağlar, buz gibi sular, koyu topraklar, alacakaranlıkta uzanan geceler ve bütün bunların ruha yansıması var. Kayıplar, hayaller, yatakta tavana bakarak geçirilen saatler dupduru bir anlatımla akıyor. Hayatlarının henüz başındaki bu iki kızın müziği, dinleyeni pasından arındıracak kadar saf. Metrelerce derinlikteki taşların sayıldığı tertemiz koylar gibi. Ormanın damındaki binlerce yaprak arasında dolaşan gün ışığı gibi.
İlk albümleri Pascal Pinon’u 14 yaşında yayımlayan grup, bu yılın başında Morr Music etiketiyle çıkan ikinci albüm Twosomeness ile naif sesini daha geniş bir alana duyurdu. İzlanda’nın yaratıcılığı besleyen coğrafyasından dünyaya saçılan birçok grubun açtığı yoldan ilerleyen Pascal Pinon, kuzeye giderek kendini sadeleştirmenin mümkün olup olmadığını düşündürüyor. İkizlerin müzik macerasını bloglarından takip edebilirsiniz: pascalpinon.tumblr.com
No Comments