Üniversitedeyken yayıncı arkadaşlarımın dergileri için makale çevirileri yapıyordum. Antolojiler için metin parçaları, manifestolar, şiirler derken kendimi en son 2010’da yayımlanan Philip K. Dick romanı Timothy Archer‘ın çevirmeni olarak bulmuştum. Hayli uzun ve biraz zorlayıcı çeviri sürecinin ardından, bir daha böyle bir yükün altına girmem diye düşünüyordum. Ta ki Altıkırkbeş‘ten Kaddish teklifi gelinceye kadar.
Beat Kuşağının anahtar şairlerinden Allen Ginsberg‘in, hikayesi Rusya’da başlayıp Amerika’nın akıl hastanelerinden birinde biten annesi Naomi için yazdığı şiiri Kaddish, şairin en önemli eserlerinden. Ginsberg, Naomi’nin zihinsel ve fiziksel çöküşünü ve onunla birlikte sanki tüm evrenin şirazesinden çıkışını, rahatsız edici olabilen bir açıklıkla anlatıyor. Anlatının her kelimesine sinmiş ağır bir acı var ve bunun gerçek olduğunu bilmek insanın kalbini kırıyor. Allen, annesinin sürekli artan bir şizofreni içinde gerçeklikle bağını koparmasını izlerken, onun aslında gerçekliğin farklı boyutlarını gören biri olduğuna inanmaya çalışıyor. Annesinin paranoyak sayıklamalarını, içinde hikmetler barındıran sözler olarak görüyor ve hayatı boyunca evren, zihin, yaratıcı üzerine kafa yoruyor. Kah edebiyat, kah uyuşturucular yoluyla. Çoğu zaman ikisini karıştırarak.
İlk basımı 1961’de yapılan Kaddish ve Diğer Şiirler, Ginsberg’in büyük ses getiren “Uluma”sını takip eden çalışması. Şiiri düzyazıya yaklaştıran özgün tekniğiyle yazılmış eserleri oldukça otobiyografik, kimi zaman anlaşılmaz gelen göndermeler içeriyor. Kitabın başındaki Bill Morgan imzalı iki makale, Naomi ve Kaddish’in hikayelerini ayrı ayrı toparlayarak şiirdeki detayların daha iyi anlaşılmasını sağlıyor.
Allen Ginsberg’in acı, kayıp, özlem duyguları ve türlü madde etkisi altında yazılmış şiirleri, insana fiziki ve ruhsal sınırlarını düşündürme gücüne sahip. Şimdiye dek çevirdiğim en zor ve yıpratıcı kitap, Altıkırkbeş etiketiyle satışta. Buyrun, keşfedelim.
No Comments