Bu yıl 17. sezonuna merhaba diyen İş Sanat, sezon açılışını üç genç sanatçı ve onlara eşlik eden Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası‘yla yaptı. Mayıs ayında Meriç Soylu Ödülü‘nün sahibi olan obua sanatçısı Gülin Ataklı, müzik öğrenimine Amerika’da devam eden bariton Doğukan Kuran ve jenerasyonunun başarılı seslerinden soprano Ayşe Şenoğul, 5 Kasım Cumartesi akşamı sahnedeydi. Konserden önceki gün, Gürer Aykal şefliğindeki BİFO ve genç yıldızların provasını izleme fırsatım oldu.
Sahneye açılan kapıların eşiklerinde durdum önce. Varlığı fark edilmeyen sessiz gözlemci olmak tam bana göre. Bu konuda uzmanlaştım sayılır. Orkestra üyeleri yerlerinde değilken sandalyeleri arasında dolaştım. Parlak enstrümanlarında yansımamı gördüm. Nota sehpalarında yüzlerce yıllık mektuplar, ön sıradaki koltuklara bırakılmış keman kutuları…
Sahnenin dolmasıyla birlikte etrafımda oluşan ses ormanına Ayşe Şenoğul ve Doğukan Kuran’ın güçlü sesleri eklendi. La Traviata, Sevil Berberi ve Don Pasquale operalarından aryalar hayat buldu. Seyircisiz salona yayılan kelimeler başka bir zamanın, belki içinde yaşadığımızdan daha ait hissedebileceğimiz bir dünyanın kapısını araladı. Çok eski bir ruh gezindi aramızda, yaylılardan üflemelilere sıçrayıp, sonunda arpın tellerine tutundu.
Orkestrayı tek bir organizma gibi birbirine bağlayan müziğin mimarisi, Gürer Aykal’ın ellerinde şekillendi. Verdi, Rossini, Cimarosa, Donizetti, Borodin ve Korsakov‘un eserleri teker teker prova edilir, kimi bölümler yeniden çalışılırken kendimi insanlık deneyiminin bir parçası gibi hissettim. Yüzlerce yıllık bu eserleri dinleyen kim bilir kaçıncı kişiydim? Yine de herkesin içinde farklı yerlere dokunup yeni hisler oluşturabiliyordu notalar.
5 Kasım akşamı İş Sanat Konser Salonu‘nun kapıları, provadakinden farklı bir deneyime açıldı. Seyircinin varlığı, havada elle tutulur bir elektriğe yol açmıştı. Çalışmanın, emeğin ürünü ortaya koyulurken yüzler aydınlıktı. Gülin Ataklı, Ayşe Şenoğul ve Doğukan Kuran’ın performansları alkışlarla karşılanırken, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın icrası heyecanımızı gece boyunca ayakta tuttu.
Günler giderek kararırken sanata, müziğe tutunmak yaşamımızın parçası oldu. Ruhumuzu beslemek, nefes almak kadar hayati artık. İyi hissedebilme, iyi hisler üretebilme yetimizi korumamız gerek. Bizi kendimize en yakın tutacak şey bu.
No Comments