İçime sinecek bir Pearl Jam belgeselini ancak Cameron Crowe çekebilirdi. Vanilla Sky gibi dramalardan Elizabethtown gibi hafif romantik komedilere, her filminde müzik kullanımıyla beni kendine hayran bırakır. Almost Famous ve Singles zaten başımın tacı. Twenty’nin trailer’ını izlerken 2006’da beklemeye artık dayanamayıp elimizdeki üç kuruş parayı konser biletine yatırarak Atina’ya gidişimiz, 20 küsür saatlik otobüs yolculukları, uyumadan konser alanına gidip bir 6-7 saat de orada bekleyişimiz, kocaman spor salonunu baştan başa koşup en önde yer kapışım, canlı dinleyeceğimi hiç tahmin etmediğim şarkıları bağıra çağıra söyleyip gecenin sonunda yorgun argın Atina sokaklarında yürüyüşüm gözümün önünden geçti. Hayatımda “iyi ki yapmışım” dediğim şeylerden biri. Müziğin peşinden başka başka ülkelere, şehirlere sürüklenip durabileceğimi yeniden hissettim. Pearl Jam benim için ayrı bir yerde duruyor. Twenty için sabırsızlanıyorum.

No Comments

Leave a Reply