Chelsea Wolfe – Abyss (Sargent House)
California çıkışlı Chelsea Wolfe’un adı folk, drone, doom metal gibi türlerle birlikte anılıyor. Sahnedeki, fotoğraflardaki utangaç tavırlarının ardında okyanus gibi derin ve etkileyici bir ses var. Her albümünde sınırlarını biraz daha genişleten Wolfe şarkı söylerken dünya yerinden oynayacak sanıyorsunuz (benimki gerçekten de oynuyor, alt üst oluyor). Yeni albümü Abyss metale daha yakın. Russian Circles gitaristi Mike Sullivan’ın yakıcı soloları, şarkılara iyiden iyiye kıyametsi bir hava vermiş. Chelsea Wolfe albümde bir fısıldıyor, bir kükrüyor. Vokali vites değiştirdikçe tüm müzikal evren de değişip dönüşüyor. Sisli ses katmanlarıyla örülmüş düzenlemelerde bazen yalın bir akustik gitar, bazen yaylılar öne çıkıyor. Tekinsizlik ve uçurumun kenarında olma hissi ise daim. Abyss, Wolfe’un bir sonraki adımı için hem iştahlandırıyor hem korkutuyor. Karşımızda duran, kıyametin müziği. / Dinle
La Luz – Weirdo Shrine (Hardly Art)
Dört kişilik La Luz, Seattle grisini yırtan güneşli bir surf rock yapıyor. Kulağa kaygısız ve bilinç akışıyla birlikte gitardan dökülüyormuş gibi gelen melodiler, hülyalı vokal armonileriyle el ele. Prodüktör Ty Segall’ın da etkisiyle lo-fi estetiğiyle dirsek temasında kalan La Luz’un tatlı şarkılarına aldanıp gardınızı düşürmeyin. Hoş bir Amerikan yol hikayesi sandığınız şey, aniden tepesi atmış dört kadının rastgele ateş edip önlerine çıkanı rehin aldığı bir korku filmine dönüşebilir. La Luz’un pamuk helva pembeliğindeki müziği, içinde ileride daha görünür olmasını umduğum bir karanlık saklıyor. / Dinle
Sextile – A Thousand Hands (Felte Recordings)
“Dış uzaydan ilkel post punk”. Los Angeles’tan aramıza katılan Sextile müziğini böyle tanımlıyor. İlk albümleri A Thousand Hands’i yayınlayan grubun post punk yorumu gürültülü, kirli (kendileriyle ilgili yazılarda Throbbing Gristle’ın adı sıkça geçiyor), heyecanlı. Brady Keehn’in kaygılı sesiyle aktardığı, gerçeklikle halüsinasyon arasında gezen hikayeler tanıdık. İlkel davul, atmosferden sorumlu synth, karanlığın dilini akıcı konuşan gitarlarla Sextile’ın büyük bir sound’u var. İlk şarkıda yarı açık olan gözlerim, albüm bittiğinde fıldır fıldır. İlk albümüyle iyi bir başlangıç yapan grubu takip etmekte fayda var. / Dinle
Herbcraft – Wot Oz (Woodsist Records)
İşte her kulağa göre olmayan bir albüm. Portland’dan psychedelia deryasına akan üç kişilik Herbcraft’ın müziği yanıyor. Bant kaydındaki cızırtıyla, elektrogitarın çığlıklarıyla, efektlere boğulmuş narkotik kontrolsüzlükle yanıyor. Gözlerini kapayıp müzikle bilmediği yerlere akmayı, konserlerde ses duvarlarına çarpmayı sevenler 44 dakikalık bu yolculuğa hiç düşünmeden çıksın. Duyularınızın şaşacağı mağaralardan gayzer gibi gökyüzüne fırlayacaksınız. Eskimiş kaset bantlarını ellerinizde hissedeceksiniz. Görüntüler eriyen bir pelikül gibi dağılacak. Zaman gevşeyecek ve tanımadığınız coğrafyalar sizi içine alacak. Düzensizlik ve belirsizlikten hoşlanmayanlar ise burada sadece sarhoş bir ses bulutu bulacak. / Dinle
No Comments