Bu deli çocuklarla tanışmam biraz karmaşık, biraz da güzel bir tesadüf aslında. Lisede tipik bir okul gezisinde kendimizi yolculuk melankolisine kaptırmak için en yakın arkadaşımla kulaklıklarımızı paylaşarak kendimizce keşfettiğimiz, bize heyecan veren müzik mahsullerinin lezzetli yeni tadlarını inceliyorduk. Sıradaki parça Mike Shinoda’nın (Linkin Park) elinden çıkma “Enjoy the Silence” remix’iydi. Bir anda ayaklarımın yerden kesildiğini ve kafamın uçtuğunu hatırlıyorum.
Kısa süre sonra okul dönüşü evde kafa boşaltmak için anlamsızca televizyonu zaplarken Mtv kanalında durmuş, ayakta olduğum yerde çivilenmiştim. Marilyn Manson yorumuyla “Personal Jesus” idi ekrandaki klip. Çok tarzım olmamasına rağmen “sonunda şeytanın bacağını kırmış ve muazzam bir eser çıkarmış bu tuhaf oğlan” diye düşünmüştüm. Cover olduğunu öğrendiğimdeyse yeni takıntım olacak, depresif ruhlarımıza pansuman yapacak daimi tutkum ile tanışmış oldum: Depeche Mode.
Neredeyse üniversite tercihlerimi belki İstanbul’da konser verirler umuduyla değiştirecek kadar, yıllarca sabırla, büyük heves ve motivasyonla beklediğimiz o konser tarihi, talihsizlikler silsilesi yüzünden ne yazık ki ertelenmiş ve büyük hayalimiz yine bir başka bahara kalmıştı.
Bu ümitsizlik boşluğunu tamamlamak için kendi düşlerimde ekibi tamamen kitsch objelerle dolu bir taksinin içinde ve onun cevval şoförünün büyük emekleri sayesinde “lojistik” engellere takılmadan paralel bir evrende konser yolundayken hayal ediyorum.
DİLRUBA KARALP / Instagram / Behance
I ran into these crazy boys by chance. In a typical high school trip, me and my friend were sharing headphones, tasting our exciting, new found musical gems in an attempt to add a little travel melancholia to the day. Next track was Mike Shinoda’s (Linkin Park) “Enjoy the Silence” remix. I remember it blew my mind.
Shortly afterwards, in a random tv zapping, I stopped at Mtv and what I saw amazed me. It was Marilyn Manson’s “Personal Jesus” video. Even though it was not my favorite kind of music, I thought “This strange kid finally made it and created a masterpiece”. When I found out that it was a cover, I met my new obsession, my ultimate passion that would heal our depressed souls: Depeche Mode.
I nearly changed my university applications in the hopes that they could come to Istanbul. The gig that we’ve waited for patiently, eagerly and with great motivation for years, was cancelled due to a series of mishaps and we had to kiss our big dream goodbye.
To fill this hopeless void, I imagine the band in a cab filled with the most kitsch objects, on their way to a gig that is free of “logistic” problems. The go-getter cab driver is sure to get them there on time.