Charlotte Gainsbourg // 23.06.2012 / Küçükçiftlik Park

image

Sesler var, duyduğum an tüylerim diken diken olup gözlerim doluyor. Yüzler var, gördüğüm an birlikte sigara içip dertleşmişiz gibi tanıyıp gülümsüyorum. Charlotte Gainsbourg da o hep tanıdık yüzlerdenmiş, 23 Haziran akşamı anladım.

Dördüncü albümü Stage Whisper‘ı geçtiğimiz yıl yayımlayan Gainsbourg, albümdeki birçok şarkının beste ve düzenlemesinde parmağı olan Yeni Zelandalı müzisyen Connan Mockasin ile birlikte Küçükçiftlik Park sahnesindeydi. Konser mekanının yalnızca çim alanı kaplayacak şekilde düzenlenmesi, Gainsbourg’un utangaç ve kulağa şarkıları içine söylüyormuş gibi gelen zayıf sesine uygun bir karardı.

Charlotte ve ekibi, üzerinde özenle çalışıldığı belli olan beyaz giysilerle çıktı sahneye. Connan Mockasin platin sarısı saçları ve entariye benzeyen giysisiyle psychedelic bir tarikat liderini andırıyordu. Enerjisi düşük seyirciyi arada bir dürtüp uyandıran gitarı, konserin kurtarıcılarından oldu. Charlotte Gainsbourg’un fısıltı gibi tınlayan şarkılarının kapalı ve küçük konser mekanlarına ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum çünkü müzik açık havada seyirciyi avucuna alacak kadar güçlendiğinde Gainsbourg’un hafif sesi boğulup kayboluyor. Müzik dinlemekten çok laklak etmeye meraklı seyirci kitlesi ve artık yaz konserlerinin parçası haline gelmiş kesif köfte dumanı da eklenince, konser atmosferi oluşamadan buharlaşıyor.

Konseri daha en başından baltalayan bir diğer unsur da sahne önüne serpiştirilip VIP’ye ayrılan koltuklardı. Sevmediği uzak akrabasının düğününe gelmiş gibi tepkisizce konseri izleyen davetlilerden Charlotte da sıkılmış olacak ki, konserin sonuna doğru herkesi sahne önündeki bomboş alana davet etti. O dakikadan sonra konser gerçek bir ruha kavuştu. Gainsbourg’un seyircilere gülümseyip utangaçlıkla bakışlarını kaçırarak başını eğdiğini görmek, içimdeki sahiplenme hissini gıdıkladı.

Birkaç ay önce annesinin yaptığı gibi elini cebine sokup karşımda durduğunda, Charlotte Gainsbourg’la bir bağlantı kurduğumu hissettim ama bunun kaynağı müzik değildi. İster karizma deyin, ister sahne duruşu; beni o gece etkileyen, Charlotte Gainsbourg’u tanıdık bir varlık olarak algılamaktı. İçmediğimiz sigaraların ağzıma gelen tadıydı ki sigara kullanmam bile.

No Comments

Leave a Reply