Bant Mag. 10. Yıl Aşkına! // 04.12.14 / Babylon

 

Yaşadığım yerden çıkıp 5-10 dakika yürüyerek, hatta yatarken giydiğim tişörtün üstüne bir hırka çekip paltomun önünü iliklemeye gerek kalmadan koşarak kendimi atabildiğim mekanlarda konser izlemek hayatımdaki şanslardan. Ne zamandır düşünmemiştim bunun değeri üzerine. Hayatımızdaki bir diğer şans olan Bant Dergisi‘nin 10. yıl partisi, bunu düşündürdü. Bu yıl çok iyi konserler izledim ama bu kadar evimde hissetmemişim demek ki. Müzik vasıtasıyla tanıştığım insanlarla çevrelenmiş halde, kimileriyle tanışmamıza vesile olan ve birbirimizi henüz tanımazken aramızda bağlar kuran Bant Mag. aşkına izledim Baba Zula, Gaye Su Akyol ve Dandadadan‘ı. Zincirlikuyu metrobüs durağını aratmayan kalabalıktan biraz uzaklaşıp karnımı doyurayım derken Norrda kaçtı.

Baba Zula‘yı hiç kapalı mekanda izlememişim. Kaybettiğim bir şeyi yeniden bulmuş gibi oldum. Kendimi atölyeye kapatma eğilimimi gözden geçirdim Özgür Ruh‘u dinlerken. Gerçekten de dört duvar arasına kapandığında canlılığını kaybediyor ruh. Kendisini sokağa atması gerek, hatta hiç bilmediği yerlere, korka korka da olsa tek başına yürümesi gerek. Adrenalin, korku, acı, hissedilsin diye var. Hissetmeyelim de körelelim mi? Yeni Baba Zula albümü 34 Oto Sanayi‘nin mesajlı şarkıları yanımızda olsun yeter.

Untitled

Mai, Toz ve Toz, Seni Görmem İmkansız projeleriyle tanıdığımız Gaye Su Akyol artık solo ilerliyor ve tam anlamıyla kafasına göre müzik yapıyor. TSM ile psychedelia’nın birleştiği yerde Pink Floyd’lar, Selda Bağcan’lar, Müzeyyen Senar’lar anason kokuyor. İlk albümü Develerle Yaşıyorum‘u yazdan beri çok döndürmüştüm ama şarkıları ilk defa canlı dinledim. Biraz daha gümbürtü istedim sahnede. Kendi kederi içinde akıp giden şarkılar arada bir celallensin, rakı bardakları usulca masaya konmak yerine yerlere fırlatılsın istedim. Salına salına mırıldanmak yetmedi, kafamı ses duvarlarına vurmak istedim.

Untitled

Altı yıldır konser vermeyen Dandadadan sahneye çıktığında bir süre seyirciyle karşılıklı bağrıştılar. Birbirini özleyen iki vahşi hayvanın kavuşması gibiydi konser. Kara Araba, Hayaletler, Cenaze gibi zamanında aşık olup sonra unuttuğum şarkıları dinlemek iyi geldi. Onları en son 2007’de izlemiştim ve aklım uçmuştu. Babylon‘da da yüzlerde mutluluk vardı. Karşılıklı adrenalin alışverişine yakın zamanda yeni konserlerle devam ederiz umarım.

Buralarda müzikle, sanatla ilgili yayınları sürdürmenin ne kadar zor olduğunu bilerek bir kere daha: Nice yıllara Bant! Bizi bir arada tutmaya devam et lütfen.

* Fotoğraflar: Thomas Keydel

No Comments

Leave a Reply